İran’ın en büyük ikinci kenti olan ve muhafazakârların kalesi olarak görülen Meşhed’de Perşembe günü ekonomik koşulların protesto edilmesiyle başlayan gösteriler, kısa sürede içinde başkent Tahran dâhil birçok kente yayıldı. Ülkedeki hayat pahalılığı, işsizlik ve Tahran’ın Ortadoğu politikaları konusundaki şikâyetlerin dile getirildiği protestolara on binlerce kişi katıldı. Göstericilerin bir bölümü 1979 devriminden beri iktidarda olan İslamcı rejimi hedef aldı. Bazı kasabalarda binlerce kişi “Diktatöre ölüm” sloganları attı. Göstericilerin bir kısmı ise dini lider Ayetullah Ali Hamaney’i istifaya çağırdı.
Bazı uzmanlar, Meşhed’deki muhafazakârların bu gösterileri, teokratik hükümetteki ılımlı bir isim olan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’ye karşı baskı yapmak amacıyla başlatmış olabileceğini savunuyor.
Hükümet nasıl karşılık verdi?
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Pazar günü sessizliğini bozarak, “Biz özgür bir ülkeyiz. Bu yüzden insanların kendilerini ifade etme hakkı var” dedi. Açıklamaları devlet televizyonunda yayınlanan Ruhani, “hükümetin toplumda huzursuzluk yaratan, kamu düzenini bozan ve kamu mallarına zarar verenlere” ise tolerans göstermeyeceğini belirtti.
Ruhani bugün acil olarak düzenlenen güvenlik zirvesinde yaptığı açıklamada ise olayları sadece dış güçlerin komplosu olarak görmenin hata olacağını söyledi. “İnsanların sorunları sadece ekonomik değil. Aynı zamanda daha fazla özgürlük talep ediyorlar” diyen Ruhani, siyasi ve kültürel reformlar gerçekleştirme girişimlerine karşı çıkan muhafazakârları dolaylı yoldan eleştirdi. “Ama her şey bu hükümetin kontrolünde değil” ifadesini kullanan Ruhani, önemli konularda son söz sahibinin muhafazakâr din adamları olduğuna atıfta bulundu ve protestoların tehlike değil, fırsat olarak görülmesi gerektiğini söyledi.
Gösterilerin sürdüğü İran’da, hem üniformalı hem de sivil polislerin yanı sıra Devrim Muhafızları bünyesindeki gönüllü Besiç gücüne mensup motosikletliler de sokaklarda. Ancak 2009’daki gösterilerde polise destek olmak için sokağa çıkan Devrim Muhafızları, bu kez henüz olaylara müdahil olmadı. Bazı uzmanlar bu durumu, gösterilerin öncelikli olarak sadece Ruhani üzerinde baskı oluşturmasına yorumluyor.
Olaylarda kaç kişi öldü?
Her ne kadar uluslararası haber ajansları, olayların büyümesinden çekinen güvenlik güçlerinin göstericilere 2009’daki protestolara kıyasla daha temkinli müdahale ettiğini belirtse de yüzlerce kişinin gözaltına alındığı olaylardaki can kaybı giderek artıyor.
Bazı bölgelerde güvenlik güçlerinin polis karakolları ve askeri üsleri ele geçirmek isteyen “silahlı protestocuları” püskürttüğünü bildiren İran devlet televizyonu, ülkenin batısındaki Tuyserkan kentinde altı kişinin öldüğünü duyurdu. Haberde, “Silahların ateşlendiği olayda üç kişi hayatını kaybetti, akabindeki olaylarda da üç kişi öldü” denildi ancak başka detay verilmedi.
Devlet televizyonu, Tahran’ın yaklaşık 325 kilometre güneybatısındaki Dorud kentinde protestocuların çaldığı bir itfaiye aracının ezdiği iki kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. Böylece beş gündür süren olaylarda ölenlerin sayısı 12’ye yükseldi.
ilk can kaybı haberleri Cumartesi günü gelmişti. yine Dorud kentinde iki gösterici hayatını kaybetmişti. Valilik, bu kişilerin güvenlik güçleri tarafından vurulmadığını duyurdu. Ancak reformcu İtimat gazetesine konuşan bir milletvekili, polisin olaylarda ateş açtığını söyledi.
Yerel bir milletvekili, ülkenin güneybatısındaki İzeh kasabasında da iki kişinin vurularak öldürüldüğünü belirtmişti.
Sosyal medya engellendi mi?
Facebook ve Twitter’a erişimin yasak olduğu İran’da hükümet, ülkedeki “huzurun sürdürülebilmesi” için Instagram ve mesajlaşma servisi Telegram’ı da geçici olarak kapattığını duyurdu, böylece protestocuların olaylardan görüntüler paylaşmalarını ve yeni gösteriler organize etmelerini engellemeyi amaçladı. Pazar günü birçok İranlı’nın cep telefonundan internete girme konusunda da sorunlar yaşadığı bildirildi.
Seksen milyon nüfuslu İran’daki insanların büyük bölümü, protestolarda olan bitenden Telegram aracılığıyla haberdar oluyordu.
İran hükümeti, Telegram kanallarında şiddetin teşvik edildiğini öne sürdü. Bunun üzerine Telegram Cumartesi günü, suçlama yöneltilen kanallardan birini kapattı. Telegram CEO’su Pavel Durov, Pazar günü Twitter hesabından yayınladığı mesajında ise İranlı yetkililerin bu uygulamaya erişimi tamamen kapattığını duyurdu.
Ancak İran’da halen birçok internet kullanıcısı, yurt dışındaki sunucuları kullanmak dâhil, farklı yöntemler sayesinde yasaklı site ya da uygulamalara erişim sağlıyor.
İranlı yetkililer, ülkedeki şiddet olaylarının yurt dışından körüklendiğini savunuyor. Yetkililer, sosyal medyadaki haberlerin büyük bölümünün, İran’ın bölgesel rakibi Suudi Arabistan kaynaklı olduğunu belirtiyor. Yetkililere göre, haberlerin bir diğer kaynağı ise Avrupa’da sürgünde yaşayan İranlı gruplar.
Sosyal medyadaki mesajlarda İranlılar, Tahran dahil 50’den fazla kent merkezinde gösteriye davet edilmişti.
İran medyası olayları nasıl verdi?
İlk günlerde sessiz kalan İran devlet televizyonu, Cumartesi günü yayınladığı bir haberde, güvenlik yetkililerinden gelen talimatlar üzerinde protestoları duyurmadığını kabul etti.
Devlete bağlı yayın organları, pazar günkü yayınlarında, gösterilerden görüntüler yayınlamaya başladı. Ancak görüntülerde ağırlıklı olarak; banka ve araçlara saldıran genç insanlara, Tahran’daki bir belediye binasına yapılan saldırıya ve İran bayrağı yakan bir kişiye yer verildi.
Dünyadan ne tepkiler geldi?
ABD Başkanı Donald Trump, birçok kez İran’daki göstericilere destek için Twitter’dan paylaşımlarda bulundu. ABD’nin “büyük protestolar” düzenlenen İran’daki gelişmeleri “insan hakları ihlalleri için çok yakından izlediğini” belirten Trump, “İnsanlar sonunda paralarının nasıl çalınıp teröre harcandığını anlıyor. Anlaşılan artık buna katlanamıyorlar” ifadesini kullandı.
İsrail İstihbarat Bakanı İsrail Katz da İran’daki protestoculara destek verdi ancak Tahran’ın iç işlerine dâhil olmayacaklarını belirtti. Katz, “Sadece İran halkına özgürlük ve demokrasi mücadelesinde başarı dileyebilirim” dedi.
Katz, olaylardan “yabancı ajanları” sorumlu tutan İranlı yetkililerin iddialarını ise “yalancı ve propagandacı bir rejimin” her zamanki tepkileri olarak niteledi.